Pentium(R) III 1.8 GHz or Athlon(TM) XP 1800+ or higher processor
- 256 MB of RAM
- 2.8 GB of uncompressed hard disk space (plus 320 MB for the Windows swap file)
- A 100% Windows 2000/XP-compatible computer system including:
- DirectX 9.0c (Included)
- DirectX 9.0c-compliant true 16-bit sound card and drivers
Vahşi Batı. Zamanının en çetin ve yaşanılması en zor yeri. Her gün yüzlerce cinayet, soygun ve türlü türlü suçlar. Herkesin belinde silah olduğu ve herkesin kabadayı kesildiği bir yer Vahşi Batı. Böyle çetin bir yerde yaşamak için çok güçlü olmak gerekiyor. Kovboy kültürünün geliştiği ve Amerikanın zamanında kültür emperyalizminde de kullandığı nam'ı diğer Western olgusu insanlarda hep bir merak uyandırmıştır.
Gun, tamamıyla temeli "Vahşi Batı" üzerine kurulmuş bir aksiyon oyunu. Oyunda Vahşi Batı'da olan her şey mevcut. Silahlar, atlar, bufalolar, apaçiler (kızılderililer), poker turnuvaları, arananlar posterleri ve sayıp sayamayacağımız birçok öğe. Oyunda oynadığımız ana karakter Colton White, iyi bir avcı olan babası Ned tarafından yetiştirilmiş, iyi bir avcı ve silahşor olmuştur. Oyuna ilk başladığımızda kontrollere ve oynanışa alışmamız için yapımcılar bir bölüm hazırlamış. Bu bölüm oyuna ilk başladığımızda bize gerçekten çok yardımcı oluyor. Yavaş yavaş oyunun oynanışı ve kontrolleri hakkında bilgi sahibi oluyoruz.
Oynanışla ilgili gözümüze ilk çarpan şey QuickDraw özelliği. Bu özellik artık her aksiyon, fps oyununda görmeye alıştığımız etrafımızdakilerin yavaşlaması (zamanın yavaşlaması) ve bizim seri bir şekilde çok sayıda düşmanı alt edebilmemize yarayan müthiş buluş. Gun gibi bol vurdulu-kırdılı ve silahların oyunda önemli bir rol aldığı bir oyunda QuickDraw gibi bir özelliğinin olmaması büyük bir eksiklik olurdu. Genelde üçüncü şahıs bakış açısıyla oynadığımız Gun, QuickDraw özelliğiyle klasik Fps kamera açısına geçebiliyoruz.
Oynanışa alıştıktan sonra oyunun ana senaryosuna başlıyoruz. Ana senaryo gerçekten çok iyi düşünülmüş fakat uygulamada çok vasat ve çok kısa tutulduğunu görüyoruz. Colton'nun maceralarında bir sabitlik, bir devamlılık yok. Bir görevde şerife yardımcılık yapan Colton'u hemen ardından gelen görevde asilerle işbirliği yaparken bulabiliyoruz. Görevlerde devamlılık yok. Colton her şeyden birazcık tadıp yoluna devam ediyor. Bir gün apaçilerle savaşırken öteki gün, apaçilere yardım eden bir insan olup çıkıveriyor. Ana senaryonun kısalığı da oyunu katleden özelliklerden birisi. Oyunun alelacele yapılmış ve piyasaya biran önce sürülmek istenmiş gibi bir hali var. Çok daha ayrıntıya inilip çok daha güzel bir iş çıkarılabilirmiş. Ana senaryo'ya renk katması için konulmuş olan ara demolar da pek güzel olmamış. Yan görevleri yapmadan oyunu aldığınız gün bitirmeniz çok aşikar. Oyunun zorluk seviyeleri de ayrı bir eksi. Seçebileceğiniz dört zorluk seviyesinden easy ve normal zorluklarda oynarken oyundan hiçbir zevk almayacağınızı garanti edebilirim. Hard ve Insane zorluk seviyeleri ise iyi bir oyuncuyu az da olsa zorlayacak şekilde tasarlanmış. Yani oyunda zorluk diye bir kavram yok. Çok rahat bir şekilde oynanıp bitirilmek üzere tasarlanmış bir oyun. Bu nedenle çoğu sağlam oyuncu bu oyundan zerre zevk almayacaktır.
Gun'nın yapımcılarından Neversoft'u Tony Hawk serilerinden tanıyoruz. Tony Hawk serilerinin kalitesi bir yana Neversoft Gun'nı azda olsa Tony Hawk oyunlarına benzetmiş. Düşmanlarınızı silahından vurunca ekrana kocaman "Gun Shot" yazısı ya da alnının ortasından vurunca "Head Shot" yazısını görmeniz sizi şaşırtmasın. Zaten silahınızın otomatik olarak düşmana odaklanması ve size sadece fareyle bir sol tık yapmanız yetiyorken, neden çok mükemmel bir iş yapmışız gibi ekrana böyle büyük puntolarla bu yazıların geldiğini anlamak mümkün değil. Sanki bir Tony Hawk oyunu oyuyormuş gibi yaptığımızı her hareket sonrası bu yazıların çıkması Gun için çok büyük bir eksi.
Grafikler ise vasatı aşamayan ve ucuz bir oyun için tam oturmuş, modası geçmiş, kötü ve pejmürde. Karşınıza gelen düşmanların bir iki farklı yüzle karşınıza çıkmaları oyunda ilerledikçe insanın sinirlerini bozuyor. Hep aynı kişileri vuruyormuş hissine kapılıyorsunuz. 10-15 ana karakter harici Gun Dünyasında herkes aynı tarz giyinip aynı yüzle dolaşıyor. Atınızla hızla ilerlerken çarptığınız bir kayadan hiçbir şey olmamış gibi devam etmeniz ya da bir nehirden geçerken (ki nehir diz hizasında bile değil) boğuldunuz yazısının çıkması, vaya görevlerde ilerlerken bir yerde ölüp devam ettiğinizde belli bir waypoint'ten başlayıp hakkınızın ve mataranızın (bu mataranın içinde ne varsa bir yudumda hakkınızı tamlıyor) tam dolu olarak başlamanız oyunu hiç de cazip kılmıyor. Benim makinemde 800x600 çözünürlükte ve bütün ayarları tam açarak oynamama rağmen oyundan grafik anlamında pek bir performans alamadım. Benim tavsiyem oyunu orta grafik ayarlarında oynamanız (esasında bu oyunu hiç oynamamanız).
Şimdi soracaksınız "Hiç mi artısı yoktur oyunun?". Peki gelelim oyunun artılarına. Ana senaryo haricinde alabileceğimiz yan görevler ana senaryodan bile heyecanlı olabiliyor. Arananlar (Wanted) posterlerini okuyup yan görevinizi başlatabilir ve kanundan kaçan hırsızları, katilleri yakalayabilirsiniz. Ödül avcısı olduğumuz bu yan görevlerde aranan kişiyi ister ölü istersek de canlı olarak yakalayabiliyor oluşumuz oyun için küçük de olsa bir artı. Ayrıca avcılık, postacılık, kanun adamlığı ve hatta çiftlikte çobanlık yapabildiğimiz birçok yan görev var. Her görevde ayrı bir yeteneğinizi ortaya koymanız gerekiyor. Kısa olan ana senaryoya ek olarak oyuna birazcık daha renk katan ve oynama süresini uzatan bu özellikle yan görevler biraz derinlik kazandırıyor.
Vahşi Batı'da atların önemini yapımcılar fark etmiş olacaklar ki oyunun en büyük artısı olan at kullanmayı koymuşlar. At kullanmak deyip geçmeyin, çünkü bu oyundaki atçılık belki de gelmiş geçmiş en güzel ve en eğlenceli atçılıktır. Atınızı hızlanması için kamçılayabiliyorsunuz, fakat fazla kamçılamak atın yorulmasına ve takibinde hayvan mezarlığını boylamasına neden oluyor. At üstünde nişancılık hem daha zor hem de daha zevkli olmuş. Atınızla düşmanlarınızı ezebilir, şaha kaldırıp büyük bir kuvvetle düşmanlarınızı tepebilirsiniz. Oyundaki atçılık için söyleyebileceğim tek eksi kendi atımızın olmayışı ve atımıza isim takamayışımız. Red Kit'i Red Kit yapan Düldül gibi bizim de kendimize ait bir atımız olsaydı oyun daha zevkli olabilirdi. Şehirde boşta bulduğumuz ya da yabanda otlayan herhangi bir ata binebiliyoruz ve her atın özelliği aynı. Haritada bulunan iki büyük şehirdeki satıcılardan belli silah upgradelerini ve farklı araç, gereçleri alabilirsiniz. Bunların arasında haritanın birçok yerinde bulabileceğiniz altın madenlerini kazmak için bir çekiç ya da düşmanlarınızın kafa derilerini yüzmek için ustura alabilirsiniz. Atlarınızın hakkını arttırabilir ya da QuickDraw zamanını arttırabiliriz. Zaten oyunda easy ya da normal zorluklarda oynuyorsak bu upgradeleri almamıza hiç gerek yok. Çünkü oyun çok kolay ve bu upgradelerle daha da kolay bir hal alıyor.
Gun, bir Vahşi Batı oyununda olması gereken her şeyi içeriyor. Silahlar, atlar, kanunsuzluk ve bol aksiyon. Fakat Gun'nın içermedikleri içerdiklerini gölgede bırakıyor. Vahşi Batı teması, bol bol aksiyon ve kolay bir oynanış sizi mutlu edecekse Gun sizin için biçilmiş kaftan. Eğer bir oyunda gerçekçilik, biraz zorluk ve beceri ve güzel grafikler arıyorsanız Gun'dan uzak durun.
Ana senaryonun son bölümü dışında iyi oyuncuları zorlamayacak hatta çocuk oyuncağı gibi gelecek bir oyun Gun. İyi düşünülmüş fakat iyi icra edilememiş. Western temalı en iyi oyun olabilecekken vasatı aşamayan bir oyun bizlere sunulmuş. Oyunda ata binmek ve aranan suçluları bulmak haricinde pek bir şey beklemeyin. Umalım ki yapımcı Neversoft ve yayıncı Activision ileride daha iyi bir Western oyunu yaparlar ve Colton White ile daha güzel ve etkileyici serüvenlere atılırız.
PART 1 PART 2